Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

durmuş oturmuş

См. также в других словарях:

  • durmuş oturmuş — sf. 1) Olgun, davranışları tutarlı (kimse) Ona yetişemedi. Yetişse onu tuttuğu durmuş oturmuş bilge konuşmacılardan sanabilirdi. H. Taner 2) Aşırılığa kaçmamış Üstelik de tabirlerle dolu, zengin, durmuş oturmuş bir dili vardı. O. V. Kanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oturmuş — sf. Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş Oturmuş bir kurum. Birleşik Sözler durmuş oturmuş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • duraksama — is. Duraksamak durumu, tereddüt Kuşkularım ve duraksamalarımla, bir türlü durmuş oturmuş bir düzene kavuşamamanın acısını çekiyorum. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»